Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Esrâr Dede (?-1796)
Yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da yaşamıştır. Asıl adı Mehmed’dir. Babasının ismi Ahmed-i Bî-zebân’dır. “Seyyid” olduğu söylenmiştir. Ancak bu durum şüphelidir. Esrâr, Arapça ve Farsçadan başka Rum, Latin ve İtalyan dillerini öğrenmiştir. Dîvâna girerek kâtiplik görevinde bulunmuştur. Mesleğinde bir üst dereceye yükselerek “hâcegân” sınıfı arasına girmiştir. Mevlevi olmasının yanında Kalenderilik eğiliminde olduğu belirtilmiştir. Mevlevilik içindeki bazılarını imansız insanlar olarak niteleyecek kadar iman sahibidir.
Çilesini müteakip “dede”lik makamına yükselen Esrâr için, şeyhliğe kadar yükseldiği ileri sürülmekle birlikte bu bir rivayetten öteye gitmemektedir. Hayatının son yıllarını Galata
Mevlevihanesinde geçirmiştir. Bu mevlevîhânenin hücre-nişînlerinden biridir. 1796 yılında vefat etmiştir. Mezarı, Galata Mevlevihanesi’nin bahçesinde Fasih Dede’nin kabrinin yanındadır. Şeyh Gâlib ile yakınlığı ile bilinmektedir. Esrâr Dede’nin ölümü üzerine Şeyh Gâlib’in bundan çok fazla müteessir olduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Aynı zamanda iyi bir hattat olan şair, Şeyh Gâlib’in Dîvân’ını üç defa istinsah etmiştir. Gâlib ve Esrâr arasında kısa sürede benzerine az rastlanan bir arkadaşlık oluşmuş, fakat bu dostluk bir rivayete göre bir defa bozularak şeyhi tarafından kendisine bir süre dergâhtan çıkarma cezası (seyyah) verilmiştir.
Gönül ehli, hoş sohbet, hassas ruhlu, melami, kalender meşrep bir şair olan Esrâr Dede’nin şairlik yeteneği, Mevleviliğe girdikten sonra gün yüzüne çıkmış ve Gâlib’in etkisiyle inkişaf etmiştir. Gerek fikir gerekse sanat hayatında Mevlânâ’nın ve Gâlib’in etkisi büyüktür. Bunu kendisi de şiirlerinde de sık sık vurgulamıştır. Gazelleri yanında birçok rubai söylemiştir. Şiirlerinde Hristiyanlıkla ilgili unsurların fazlalığı, onun diğer dinlerle de yakından ilgilendiğini göstermektedir. Hayata daha çok Mevlevihane penceresinden bakan şair, devrin ne padişahına ne de herhangi bir devlet büyüğüne kaside yazmıştır. Esrâr Dede, lirik, külfetsiz bir dille söylediği gazelleri ve Mevlevilik tarihi açısından önemli tezkiresiyle devrinde tanınmayı başarmış bir şairdir. Dîvân, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye, Mübârek-nâme-i Esrâr, Fütüvvet-nâme-i Esrâr, Lügat-i Talyân adlı eserleri vardır. Şiirleri okundukça onun şiir yeteneğindeki yumuşaklık ve incelik daha da fark edilmektedir.
Tarih: 2021-01-01 19:33:45 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Esrâr Dede KİMDİR? Nedir
Yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da yaşamıştır. Asıl adı Mehmed’dir. Babasının ismi Ahmed-i Bî-zebân’dır. “Seyyid” olduğu söylenmiştir. Ancak bu durum şüphelidir. Esrâr, Arapça ve Farsçadan başka Rum, Latin ve İtalyan dillerini öğrenmiştir. Dîvâna girerek kâtiplik görevinde bulunmuştur. Mesleğinde bir üst dereceye yükselerek “hâcegân” sınıfı arasına girmiştir. Mevlevi olmasının yanında Kalenderilik eğiliminde olduğu belirtilmiştir. Mevlevilik içindeki bazılarını imansız insanlar olarak niteleyecek kadar iman sahibidir.
Çilesini müteakip “dede”lik makamına yükselen Esrâr için, şeyhliğe kadar yükseldiği ileri sürülmekle birlikte bu bir rivayetten öteye gitmemektedir. Hayatının son yıllarını Galata
Mevlevihanesinde geçirmiştir. Bu mevlevîhânenin hücre-nişînlerinden biridir. 1796 yılında vefat etmiştir. Mezarı, Galata Mevlevihanesi’nin bahçesinde Fasih Dede’nin kabrinin yanındadır. Şeyh Gâlib ile yakınlığı ile bilinmektedir. Esrâr Dede’nin ölümü üzerine Şeyh Gâlib’in bundan çok fazla müteessir olduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Aynı zamanda iyi bir hattat olan şair, Şeyh Gâlib’in Dîvân’ını üç defa istinsah etmiştir. Gâlib ve Esrâr arasında kısa sürede benzerine az rastlanan bir arkadaşlık oluşmuş, fakat bu dostluk bir rivayete göre bir defa bozularak şeyhi tarafından kendisine bir süre dergâhtan çıkarma cezası (seyyah) verilmiştir.
Gönül ehli, hoş sohbet, hassas ruhlu, melami, kalender meşrep bir şair olan Esrâr Dede’nin şairlik yeteneği, Mevleviliğe girdikten sonra gün yüzüne çıkmış ve Gâlib’in etkisiyle inkişaf etmiştir. Gerek fikir gerekse sanat hayatında Mevlânâ’nın ve Gâlib’in etkisi büyüktür. Bunu kendisi de şiirlerinde de sık sık vurgulamıştır. Gazelleri yanında birçok rubai söylemiştir. Şiirlerinde Hristiyanlıkla ilgili unsurların fazlalığı, onun diğer dinlerle de yakından ilgilendiğini göstermektedir. Hayata daha çok Mevlevihane penceresinden bakan şair, devrin ne padişahına ne de herhangi bir devlet büyüğüne kaside yazmıştır. Esrâr Dede, lirik, külfetsiz bir dille söylediği gazelleri ve Mevlevilik tarihi açısından önemli tezkiresiyle devrinde tanınmayı başarmış bir şairdir. Dîvân, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye, Mübârek-nâme-i Esrâr, Fütüvvet-nâme-i Esrâr, Lügat-i Talyân adlı eserleri vardır. Şiirleri okundukça onun şiir yeteneğindeki yumuşaklık ve incelik daha da fark edilmektedir.
Tarih: 2021-01-01 19:33:45 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx